Anıtlar, geçmişte yaşanan önemli olayların anısını canlı tutmaktadır. Çoğu, fedakarlığı, vatanı savunurken hayatını kaybeden kahramanların yattığı toprakları anlatır. Tarihçiler ise, bu tarih parçacıklarını bir araya getirerek zamanın genel tablosunu çizerler. Zaman geçtikçe siyasi yönelimler, dış etkiler ve tutulan tarafa göre tarihle ilgili yapılan yorumlar, sebep sonuç kronolojisinden uzaklaşır. Bazı gerçekler, belirli figürleri kızdırmamak adına tellafuz edilmiyor. Ancak yaşanmoş olayaların sessiz tanıkları olan anıtlar, gerçeğe bağlı kalıyorlar.
Meşhur Rus cerrah Nikolay Pirogov ve cepheye gönderilecek doktor ile hemşire tugayının oluşturulması adına bütün malvarlığını satan barones Yuliya Vrevska gibi gönüllüler de gittikçe daha az anılmaktadır. Bununla birlikte anıtlar, Bulgar halkının minnettarlık duyduğunu ve kahramanlıkları önünde saygı ile eğildiklerini açıkça ortaya koymaktadır.
Toplam sayısı 400’ün üzerinde olan Bulgaristan özgürlüğünün anıtlarından bazıları, Şipka gibi askeri çatışmaların merkezi olmuş yerlerde kurulmaktadır. Diğer bazıları, hayatını kaybedenlerin can verdiği yerlerde boy gösteriyor. Bulgar hükümeti ve vatandaşlar tarafından şükran duygularının ifadesi olarak kurulan abidelerin sayısı da az değil. En parlak örneği, Sofya’nın merkezinde yer alan Kurtarıcı Çar anıtı olmakta. Anıt bakımının 147 yıl boyunca kusursuz bir şekilde yapılmasından etkilenen tarihçiler Svetlana ile German Shakarbiev’in dikkatini 1877-1878 Rus-Türk Savaşı’nda hayatını kaybedenlerin anısının yaşatılması için gösterilen özen çekti. Bulgaristan Radyosuna konuşan German Shakarbiev, şunları belirtti:
"Bunun mümkün olduğuna inanmak zordu. Bu anıtları koruyan kimdir sorusunu sorduk kendi kendimize ve bu insanlarla her görüştüğümüzde hayretler içinde kaldık. Aslında toplumun farklı kesimlerinden geliyorlar. Aralarında emekli, ormancı, avcı, doktor, mühendis ve iş adamları vardır."
Anıtların tarihçesinin ülkemizi gezen tarihçiler, 1877-1878 Rus-Türk Savaşının anısını koruyan 6 nesil Bulgarlar’a olan şükran duygularının bir ifadesi olarak “İnsanlar ve Anıtlar” adlı bir sergi tertip etmeye karar verdi. Bu konuda iki belgesel çeken tarih uzmanları bu yıl çalışmalarını “İnsanlar ve Anıtlar” başlıklı iki dilli bir kitapta bir araya getirdi.
"Bu zor zamanlarda tarih sık sık çarpıtılmaktadır, diyor Svetlana. Objektif tarihi gerçekleri değiştirmeye çalışanlar var, oysa anıtlar artakalan nesnelerdir. Her birinin kendi tarihçesi var, bakımını yapan insanlar ise objektif tarihi korur. Bulgarlar’ın anıtlara olan bu tutumu saygıdeğerdir. Anıtlar, savaş alanında hayatını kaybeden yabancı askerlerin anısını yaşatıyor ve bunun kaydedilmesi gerekiyor."
Anıtların bakımını üstlenen insanların yaptıkları işin ne kadar önemli olduğunun farkında olan German ve Svetlana, onlara her fırsatta teşekkür etmeyi ihmal etmiyorlar.
Anıt koruyucularından biri Etropole’de oturan Lilko Georgiev, Boykovets köyü avcı derneği başkanıdır.
"Bizim bölgede Rus-Türk Kurtuluş Savaşı’ndan beş anıt bulunmakta. Biz, Bulgar olduğumuz ve içimizden geldiği için anıtların bakım ve temizlik işlerini üstlendik. Hayatını feda edenlere müteşekkiriz. Bu bölgenin nüfusu silahların Balkan dağı üzerinden taşınması sırasında Rus askerlerine büyük yardım sağladı. Çetin kış şartlarında Etropole ve civarından 800 kadar kişi, derin kar yığınlarında patikalar açarak kar altında kalan silahları ortaya çıkarmak için karı ve buzları kazıdı. Bunun hatırlanmasını istiyoruz. Tarihini korumayan kendine halk diyemez” diyen Lilko ve hemfikirleri, tarihi anıtları kuran dedelerinden öğrendikleri gibi çocuklarına aktarıyorlar.
Savaş döneminde en ağır çatışmaların bazılarının yürütüldüğü Stara Zagora’nın yakınında Bulgar direnişçileri, Rus askerleri ile omuz omuza özgürlük için fedakarca savaştı. Günümüzde şehirde ve etrafında bulunan anıtların bakımını “İvan Vazov - Rodina” Vatansever Hareketi’nden gençler sağlıyor.
"Hareketimiz, Bulgarlar’ın tarih hafızasının korunması amacı ile kuruldu, diyen Stanimir Petrov, devamla şunları belirtti: Hareketimizin Bulgar edebiyatının patriği olarak bilinen ve Kurtuluş’tan hemen sonra Bulgarlık ve Bulgar milleti tanımlarını çok net bir şekilde koymuş olan İvan Vazov’un adını taşıması rastlantı sonucu değil. Siyasetle ilgilenen insanlar olarak biz tarihin politikanın gelişmesi ve geleceğimizin şekillenmesi açısından son derece mühim olduğunu anlamış bulunuyoruz.”
İlgili yazılar:
Haber : Darina Grigorova
Çeviri : Tanya Blagova
Foto: pirogov.eu, Sofya'da Rus Evi, BGNES, Darina Grigorova, Facebook /Етрополе, bulgarianhistory.orgMüslüman, her koşulda dininin emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak yaşama arzusundadır, bundan da öte böyle olmakla sorumludur. Bu sebeple İslâm dininin hayatın farklı alanlarındaki hükümlerini imkânları ölçüsünde öğrenmekle mükelleftir...
105 yıl önce 27 Kasım 1919 tarihinde Paris kenarlarında yer alan Neuilly-sur-Seine’de Bulgaristan’ın I. Dünya savaşına (1914-1918) katılımına son veren antlaşma imzalandı. Tarihçilere göre, öz toprak kaybına yol açan bu antlaşma Bulgaristan..
25 Kasım’da Bulgar Ortodoks Kilisesi Aziz Kliment Ohridski’yi anıyor . Kiril ve Metodiy Kardeşlerin yedi öğrencisinden biri olan Kliment Ohridski, tanınmış başpiskopos, öğretmen ve kitap yazarıydı. Aziz Metodiy’in ölümünden..