Cenâb-ı Allah’ın insanlara bahşettiği en önemli nimetlerden biri mübarek Ramazan ayıdır. Zira Ramazan-ı şerif, insanlığın hidayet rehberi, doğru yolu açıklayıcı, doğru ile yanlışı ayırma kıstası olan son ilâhî kitap Kur’ân-ı Kerim’in nazil olmaya başladığı aydır. Kur’ân indirildiği gece, gecelerin en hayırlısı; indirildiği peygamber, insanları ve peygamberlerin en üstünü; indirildiği ay da ayların sultanıdır. Bu yüzden Ramazan ayı Kur’ân ayıdır ve bu mübarek ayda çokça Kur’ân okunmaktadır. Hatta Cebrail (a.s.) ile Hazreti Muhammed’in Ramazan ayında Kur’ân’ı karşılıklı okumalarını örnek alarak Müslümanlar da bir araya gelerek “mukabele” adı verilen sünneti, geleneği yerine getirmektedirler.
Allah Teâlâ’nın insanlığa son hitabı olan Kur’ân, müminlere oruç tutmayı farz kılmıştır. Bu emri verirken, daha önceki milletlere de oruç ibadetinin farz kılındığını bildirmiş, ayırca orucun zorluk çıkarmak için olmadığının, bilakis kolaylık olduğunun altı çizilmiştir. Oruç tutmaktan maksadın ise insanı olgunlaştırmak, eğitimek, iyi ve sorumlu bir insan hâline getirmek olduğunu yine Kur’ân açıklmıştır.
Ramazan ayında duyarlılığı artan, sorumluluk bilinci yükselen müminler, sahip oldukları nimetleri paylaşma yoluna giderler. Bu anlamda sadaka, zekât, iftar ikramı gibi malî ibadetler yaparlar. Özellikle Ramazan ayına has olan fitre sadakasını imkânı olan her Müslüman bir vacip olarak yerine getirmektedir.
Ramazan ayının özelliklerinde biri de yılın başka zamanında olmayan teravih namazıdır. Hazreti Muhammed’in sünneti olarak yerine getirilen bir gece ibadeti olan teravih namazı, 20 rekât olarak cemaatle kılınmaktadır. Teravih namazını kılanlara Hazreti Muhammed (s.a.s.) “günahlarının bağışlanacağı” müjdesini vermektedir.
Bu özellikleri ile sahur ve iftar gibi daha nice güzellikleriyle Ramazan ayı Müslüman bireyleri ve toplumu, kalpleri ve haneleri şenlendirmektedir, manevî kazançlar elde etmelerine vesile olmaktadır.
Anıtlar, geçmişte yaşanan önemli olayların anısını canlı tutmaktadır. Çoğu, fedakarlığı, vatanı savunurken hayatını kaybeden kahramanların yattığı toprakları anlatır. Tarihçiler ise, bu tarih parçacıklarını bir araya getirerek zamanın genel tablosunu..
On bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayı yine kapımıza dayandı, bereketiyle geldi. Bu yüzden biz de "Merhaba ey şehr-i Kur'ân! Merhaba ey şehr-i sıyam! Merhaba ey şehr-i kıyam! Merhaba ey şehr-i gufran! Ve Merhaba ey şehr-i insan!" diyerek uzaklardan..
Rahip Lyubomir Bratoev, Berlin’deki Bulgar Ortodoks Kilisesi topluluğunun kuruluşunda yer aldı. Doğu Almanya’nın başkentine 1980’li yılların sonunda doktora eğitimi için geldi. Yurtdışında tipik bir Ortodoks Hıristiyan gibi gidebileceği bir kilise..
Bulgaristan, yaklaşık beş asırlık Osmanlı egemenliği ardından ulusal kurtuluşuna yol açan Nisan Ayaklanmasının 149. yılını kutluyor. Bir buçuk asır..