Plovdiv - Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında şehirdeki Etnografya Müzesinde “Pesenta na dırvoto” (Ahşabın müziği) isimli yeni bir sergi açıldı. Organizatörlerine göre sergide, gayda, kemençe ve kaval gibi klasik Bulgar müzik aletlerinin zarifliği gözler önüne serilirken, Bulgaristan'ın kurtuluş sonrası ruhunu yeniden yaratıyor. Ayın sonuna kadar gezebileceğiniz sergide, müzenin en değerli varlıklarından bazılarına dokunabilecek ve geleneksel enstrümanların klasik Batı Avrupa ile nasıl değiştirildiğini öğreneceksiniz.
“19. yüzyılın sonlarından çok ilginç bir kemençe yer alıyor sergide. Enstrümanın kendisi çınar ağacından oyulmuş, yayı ise dut ağacı,” diye anlatıyor Plovdiv Bölge Etnografya Müzesi’nden Dr. Bilyana Popova. “Alet, Vinitsa köyünden ayı oynatıclığı yapan, Hacı lakaplı Radi dedeye aitti. Geçmişte, ayı oynatıcıları halk müziğini ve şarkıları geleneğini koruyan ve yaygnlaştıran kişilerdi. Yaptıkları gösteriler, cazibe ve atraksiyona dayalı olduğu için, müzik aletleri de büyüktü. Örneğin, ayı oynatıcılarının kemençeleri daha büyüktür, çünkü açık alanda daha güçlü ve net sese sahip olmaları gerekir.”
Müzede, Rodop halk müziğiyle ünlü Georgi Çilingirov'un ilk gaydası yanı sıra Nayden Gerov’un harmonyumu ve bize Avrupa’dan gelen daha birçok müzik aleti yer alıyor. Bunlar arasında kanun, zither, cimbalom gibi telli çalgılar var.
”Kurtuluş dönemi öncesi Bulgaristan'da, yeni tercihler ve müzik zevkleri olan, yeni kentsel toplumun ortaya çıktığı bir kültür gelişiyor,” diye devam ediyor Bilyana Popova.
“Ülkemiz Avrupa'ya açılıyor - pek çok tüccar ve zanaatkâr seyahat etmeye başlıyor, batı ülkelerinden müzik aletleri alıyor ve müzik mağazaları açıyorlar. Avrupa müziği, göçmenlerden, Protestan misyonerlerinden, yurtdışında yaşayan Bulgarlardan geliyor. Kurtuluştan sonra profesyonel müzisyenler geri dönüyor ve klasik müzik aletlerinin ilk ustaları onlarla birlikte geliyor.”
Ayrıca, batı konservatuarlarında eğitim görmüş ve dünyanın en ünlü salonlarında sahne almış, seçkin Bulgar solistleri sahneye çıkıyor. Sergide, üç önemli isim yer alıyor: yetenekli bir kemancı, aynı zamanda Sofya Filarmoni Orkestrası'nın öncüsü olan Kraliyet Senfoni Orkestrasэ'nın kurucusu Saşa Popov; keman çalan ve “20. yüzyılın Paganini’si” diye tanıtılan, mucize çocuk Vasko Abaciyev, konser kemancısı ve Sofya Kız Lisesinde öğretmen Neda Ftiçeva.
”Bizde sadece salonlarda değil, aynı zamanda balolarda da konserler veriliyordu,” diye anlatıyor Dr. Bilyana Popova. “Sıkı bir program dahilinde, balodaki konukların bir kısmı ve klasik orkestralar performans sunuluyordu. Polonez ile başlayıp, ardından vals ve elbette bir Bulgar horosu ile sona eriyordu. O zaman Avrupa klasik enstrümanları o kadar hızlı giriş yapamazdı, bu yüzden geleneksel enstrümanlar çalmaya ve etkileşime devam ediyordu. Hatta aynı anda kemençe, keman ve diğer benzer enstrümanlar kullanan orkestralar bile vardı.”
Rodop ve şehir düğünü olmak üzere iki ayrı düğün geleneğinin canlandırılması, kaba gayda ve zither gibi iki karakteristik enstrümanla birlikte, geleneklerimizle ülkeye giren Avrupa kültürünün zıtlığını vurguluyor.
Fotoğraflar: ethnograph.info ve BTA
Çeviri: Ayser Ali
On yıllardır Almanya’da yaşayan Emilia Juecker’in sözlerine göre “Bulgarlar dünyayı süslüyor”. Hamburg’ta 30 Kasım’da soydaşlarımızı bir araya getirecek “Bulgarca sözler, müzik, renkler ve dans” yıllık toplantısının odağında kültürel..
Eylül ayında Biz nehrin çocuklarıyız” festivalini düzenleyen bir sivil toplum kuruluşu, Plovdiv belediyesi ile yeniden işbirliği yaparak doğadan ilham alan çocuk resimlerinden oluşan özel bir sergi düzenliyor. Plovdiv sakinleri ve konukları,..
Dokuzuncusu düzenlenen “Metroda Şiir” etkinliği bugün başlayıp 23 Aralık tarihine kadar devam edecek . Sofya’daki Polonya Kültür Enstitüsü’nün girişimiyle düzenlenen etkinlikte, başkentliler ve misafirleri, metro vagonları ve istasyonlarında,..